bugün
- sözlük yazarlarının pankekleri11
- profesyonel fotoğraf makinası tavsiyeleri10
- fenerbahçe9
- 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı10
- patiswiss15
- türk kızlarının beğenmediği erkek tipi13
- bir kadında ilk baktığınız yer neresi11
- inmesi binmesinden daha zor olan şeyler14
- sinemaların batma aşamasına gelmesi15
- 22 nisan 2024 sivasspor fenerbahçe maçı33
- stanleywhite10
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı9
- junkman8
- yoga eğitmeni uzun boylu motorcu şamatacı erkek8
- belediyeler el değiştirince bütün foyalar döküldü19
- siklememenin getirdiği huzur9
- anın görüntüsü19
- icardi190511
- fenerbahçe'nin bu sene de şampiyon olamaması8
- sivasspor'a verilen penaltı18
- yazarların en rum özelliği11
- bülent uygun9
- galatasaray9
- bakire misin diye soran erkek12
- xdearm8
- johnny bellington21
- nihavend longa19
- icardi1905'in adam gibi adam olması15
- chp genel merkezi önündeki aşırı üks araçlar9
- icardi1905 silik olsun kampanyası16
- binali yıldırım'ın servet15
- mersinden kıbrısa yüzmek12
- evlenmezsek yaşlanınca ne yapacağız sorunsalı9
- sözlükte fake alacak kadar ezik olmak8
- güzel kızların size abi demeye başlaması11
- arda güler9
- türk kızlarının zenci sevdası13
- susmayan durmayan israile gemi ticareti8
- bir insan sizi ne kadar kırabilir13
- şu anda çalan şarkı11
- sevgili kendim12
- afrika ülkeleri ve türkiyedeki enflasyon oranları29
- abberline tarzı saçma sapan başlıklar açmak8
- icardinin bir haftada 600 üzeri entry girmesi8
- ekşi sözlük20
- türk kızlarının beğendiği erkek tipi16
- bir kadına yaklaşıp adres sormak9
- 21 nisan 2024 real madrid barcelona maçı19
- ona bir şey söyle12
- 21 nisan 2024 galatasaray pendikspor maçı11
entry'ler (1674)
ŞU TARiHTE ulu sözlüğe girmiş bulundum. aklıma düştü, hesabına baktım, kendisini güzel olarak yâd etmekteyim. umarım evrendeki yolculuğunda yeni ufuklarda huzurlu ve mutlu bir şekilde seyretmeye devam ediyordur. dünyadan şişe içerisinde selam gönderiyorum kendisine.
4 bin başlıkta görünce gözüme az bile geldi ama gerçekleşme ihtimali düşük malesef.
uludağ sözlükteki en bilgili, kültürlü, sempatik yazardır. cağnım kuzen.
zall, kırlarda yaşayan, çiçekten çiçeğe konan bir ateş böceğiymiş. ölü ozanlar derneğinin kurucusuymuş. (zall bunun lakabıymış, gerçek adı robin williams mış.) her gece bunlar zall'ın ateşinin karşısında toplanır, birbirlerine hikâyeler anlatırlarmış. yine bir akşam zall papatyasının üzerinde kitap okurken dernek üyeleri mekana toplanmış, zall'ı beklemeye başlamış. moderatör zall'ın yanına gelip "reyis, arkadaşlar dizildi." demiş. zall da mekana gelip ateşini yakmış, muhabbet başlamış. derken zall'ın ışığında bir arıza baş göstermiş. hasnicktir demiş ki, "hassiktir!" hemen derneğin 8 moderatörü toplanıp arızayı gidermişler. zall "arkadaşlar düzeldi." demiş, muhabbet devam etmiş.
aga benim kek görmem imkansız galiba. biri açıklasın şunu akşama kadar burada mala dönmek istemiyorum.
bukowski nin sol testisinden düşmüş, kadın arsızı, ağzı bozuk, sınır tanımaz, yakışıklı, seksî biriyim. sevişebiliriz.
iki bira alıp çadırı ziyaret edilmelidir. sadece önünde oturup muhabbet etmek için. iyi giderse yanına bir çadır daha kurulup komşu olunur. o da iyi giderse, (bkz: bir gece ansızın gelebiliriz)
ermeni çocukları öldürür. yahudi de ermeni çocuklarını öldürür. ödeşirler.
barış yarasası.
aşk gitti yazarlık geri geldi aq. aşk bitti demiyorum bak gitti. arada fark var. ey acıyı da yaratan tanrı, al yazarlığı ver aşkı o şoförün amına korum bak.
birlikte ikea’ya gidip evimize jakuzi seçecektik. alet çantamızı dizecektik. elektrikli tornavidalar bakacaktık, ingiliz anahtarı, kurbağacık, pense, su terazisi alacaktık. dramelleri kurcalayacaktık. musluk arızalanınca sen o sarı saçların yüzüne düşmesin diye bandananı takıp ağzında tornavida ile tamir edecektin, ben sana yardım edecektim. hayatımızın %90'ını istediğimiz standartları sağlamak için köle gibi çalışarak geçirip %10'unu birbirimize ayıracaktık, emekçi burjuva sınıfının mazlum üyeleri olacaktık, yazlık almak için kredi çekip yıllarca onu ödeyecektik, dünyanın yükünü birlikte omuzlanacaktık. gürültülü mutfak kavgaları yapıp çılgınlar gibi sevişecektik. birbirimizi uyutmadan. uyuyakalacaktık. duş alacaktık. pazar kahvaltısı yapacaktık. sonra karaköy’de yürüyüp bira içecektik sokaklarda, balık ekmek ve midye yiyecektik. inat olsun diye tv yi oturma odasından yatak odasına taşıyacaktım. oturma odasında yedek battaniye ile uyuyacaktım. sonra barışıp özlem dolu bi uyku çekecektik karyolada. yorganın altında seviştikten sonra. gece denize girmekten korktuğum için sana tutunup girecektim. patlıcan dolması yapacaktın bana, kokoreç pişirecektin, şöbiyet tıkacaktın ağzıma löp diye. film izlerken sen not alacaktın. ben boş konuşup film üzerinden espriler yapmaya çalıştıkça bana kızacaktın. kubrick filmi izlerken şarap içecektik, ağzınla içirecektin bana. geniş zamanlara yayarak sevecektik birbirimizi. beraber yaşlanacaktık, sen hep güzel kalacaktın. birbirimizin yanında hiç yalnız hissetmeyecektik kendimizi. ne oldu bu hayallere.
özellikle dikkat ettiğim durum. biri için özel attığım fotoyu başka bir yerde paylaşmam, bana özel atılmış fotonun da paylaşılmasını istemem. tercih etmem.
Bu muhtemelen, uzun bir süre boyunca metin dilbiliminin bilimsel açıklanma düzeyine karşılık gelen metinler ve metin oluşumunun dilsel yapı düzeyinin, -dilbiliminin kendisinde de olduğu gibi- sistematik metin çalışmalarındaki bağımsız bir faktör olarak kabul edilmediği gerçeğinin bir yansımasıdır.
vizedeyim bu cümleyi anlamaya çalışıyorum.
vizedeyim bu cümleyi anlamaya çalışıyorum.
Evet sevgili arkadaşlar şimdi müsaadenizle ölüm hakkında konuşmak istiyorum biraz. Boktan bi konu. Hakkında pek düşünesi ya da konuşası gelmez insanın. Şimdi ölümden korkup korkmadığım konusunda kendime karşı dürüst olmaya çalıştım. Elde ettiğim cevap, genelde çok duyduğumuz o delikanlı nidalarındaki gibi “ben ölümden korkmuyorum” şeklinde değil. Ama tam olarak ölmüş olmaktan da korkmuyorum. Ölümle alakalı korktuğum bazı konular var benim.
Mesela ölmeyi bekler bir halde yaşamaya mecbur kalmaktan korkuyorum.
Eğer öyle olursa, kendimi zamanın kollarına teslim edip sefil ve aciz bir şekilde azrail’in gelmesini beklemek yerine kendi tercihimle ona gitmek isterim. Bu dünyadan umudumu kesersem; bilincime, hislerime ve anılarıma ev sahipliği yapan sevgili bedenim artık bana hizmet edemeyecek duruma düşerse, ya da dışarıdaki koşullar var olmaya dair umudumu yok etmeyi başarırlarsa şayet; elimden almak isterlerse özgürlüğümü ve benim benliğimi var eden niteliklerimi, beni hayata bağlayan ideallerime meydan okuyarak beni çaresiz bırakacak kadar güçlülerse... Onların beni nefessiz bırakmasıyla yıllar içinde yavaş yavaş ölmeyi değil; ölümle kendim yüzleşmek isterim.
Ya da heyecanın olduğu yerde;
beklenmedik bir anda, aniden, hızlı bir şekilde ölmek isterim. Ansızın olup bitsin. Ucuz yırtmak gibi görünüyor gözüme. Çok boktan bir durum biliyorum, öyle bir anda ölüvermek... Geride kalan herkesin şaşkına dönüp haline acıması, ağzının tadıyla yarıda öylece bırakıp gittiğin işler falan... Ama onca ihtimal içinde bir anda aradan çıkarmış oluyorsun işte ölüm derdini. Hayatta yapılacaklar listesindeki en büyük şey değil mi sonuçta? “ölmek!” Listenin herhangi bir yerine koymazsın ama en büyük sorumluluğun olduğunu bilirsin. O ihtimalleri saymaya gerek yok sanırım, haberlere baktığınız zaman zaten binlerce çeşidini güncel olarak görebilirsiniz. Aniden ölen ben için üzülecek insanların başına gelme ihtimali olan şeyler. Aslında kendileri için endişelenseler keşke. Bileti kesilmemiş olanlar onlar ne de olsa. Bilmiyorum.
Kesin olan şey şu: Ölümle alakalı en korktuğum şey sevdiğim birinin ölmesi.
Son olarak, daha önce de söylediğim gibi; ölüm anında erişeceğim olgunluğa şimdi erişmek isterdim. Hayatımı o gözle görmek, değerini ona göre anlamak... Ama imkansız. O yüzden pek takmıyorum kafaya. Yaşamaya devam.
Mesela ölmeyi bekler bir halde yaşamaya mecbur kalmaktan korkuyorum.
Eğer öyle olursa, kendimi zamanın kollarına teslim edip sefil ve aciz bir şekilde azrail’in gelmesini beklemek yerine kendi tercihimle ona gitmek isterim. Bu dünyadan umudumu kesersem; bilincime, hislerime ve anılarıma ev sahipliği yapan sevgili bedenim artık bana hizmet edemeyecek duruma düşerse, ya da dışarıdaki koşullar var olmaya dair umudumu yok etmeyi başarırlarsa şayet; elimden almak isterlerse özgürlüğümü ve benim benliğimi var eden niteliklerimi, beni hayata bağlayan ideallerime meydan okuyarak beni çaresiz bırakacak kadar güçlülerse... Onların beni nefessiz bırakmasıyla yıllar içinde yavaş yavaş ölmeyi değil; ölümle kendim yüzleşmek isterim.
Ya da heyecanın olduğu yerde;
beklenmedik bir anda, aniden, hızlı bir şekilde ölmek isterim. Ansızın olup bitsin. Ucuz yırtmak gibi görünüyor gözüme. Çok boktan bir durum biliyorum, öyle bir anda ölüvermek... Geride kalan herkesin şaşkına dönüp haline acıması, ağzının tadıyla yarıda öylece bırakıp gittiğin işler falan... Ama onca ihtimal içinde bir anda aradan çıkarmış oluyorsun işte ölüm derdini. Hayatta yapılacaklar listesindeki en büyük şey değil mi sonuçta? “ölmek!” Listenin herhangi bir yerine koymazsın ama en büyük sorumluluğun olduğunu bilirsin. O ihtimalleri saymaya gerek yok sanırım, haberlere baktığınız zaman zaten binlerce çeşidini güncel olarak görebilirsiniz. Aniden ölen ben için üzülecek insanların başına gelme ihtimali olan şeyler. Aslında kendileri için endişelenseler keşke. Bileti kesilmemiş olanlar onlar ne de olsa. Bilmiyorum.
Kesin olan şey şu: Ölümle alakalı en korktuğum şey sevdiğim birinin ölmesi.
Son olarak, daha önce de söylediğim gibi; ölüm anında erişeceğim olgunluğa şimdi erişmek isterdim. Hayatımı o gözle görmek, değerini ona göre anlamak... Ama imkansız. O yüzden pek takmıyorum kafaya. Yaşamaya devam.
kibar insanları sevmiyorum.
hayattan soğuttu bu dilbilim dersi, hocamız sağolsun. yemin ediyorum bir insan bu kadar çaresiz bırakılmamalı. emekli olsa keşke.
hani kardeşim link? açıyorsanız link de vereceksiniz inanmayız yoksa.
hatalı park etme durumlarında silecek kaldırmak normaldir ama silecek kırmak orospu evlatlığına orospu evlatlığı yaparak karşılık vermektir.
videoyu şimdi izledim, silecekleri kıran adam yine haklı demiyorum ama öyle bir yere o şekilde park eden bir özgüven, sileceklerinin kırılmasını değil götüne sokulmasını da göze almış demektir.
kanunun sağlanmadığı yerde adam kendi cezasını vermiş. güvenlik görevlisini çağırsa bir halta yaramayacak, güzel sözle söylese karşıdakinin denyo olma ve atar yapma ihtimali yine var. ve bu insanlar her yerdeler.
videoyu şimdi izledim, silecekleri kıran adam yine haklı demiyorum ama öyle bir yere o şekilde park eden bir özgüven, sileceklerinin kırılmasını değil götüne sokulmasını da göze almış demektir.
kanunun sağlanmadığı yerde adam kendi cezasını vermiş. güvenlik görevlisini çağırsa bir halta yaramayacak, güzel sözle söylese karşıdakinin denyo olma ve atar yapma ihtimali yine var. ve bu insanlar her yerdeler.